Lider olanlarla liderliğini yitirenler
2022 Genel Seçimlerini geride bıraktık.
Seçimin birçok sonucu var ama bence en önemlileri arasında siyasi liderlik vasfı kazananlarla, bu vasfını yitirenlerin birbirinden ayrıldığı bir seçim olması idi.
Misal çok çalkantılı bir kurultay sürecinden sonra matematiksel olarak Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanlığı apoletlerini takan Faiz Sucuoğlu, Genel Başkanlık görevini devralır almaz, partisinin başında bir erken genel seçime gitti ve Ulusal Birlik Partisi’nin oyu ile mecliste sandalye sayısını arttırdı. Artık sadece Genel Başkan değil, partinin lideri oldu.
Aynı şekilde Cumhuriyetçi Türk Partisi’nde bir dönem çekişen iki grubun uzlaşısıyla CTP Genel Başkanlık koltuğuna oturan Tufan Erhürman, artık ne uzlaşı ürünü Genel Başkan, ne de kimsenin iyi insan olduğu için açık açık meydan okuyamadığı Başkan değil, Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin lideri oldu. Partisinin hem oyunu hem de mecliste işgal ettiği sandalye sayısını neredeyse ikiye katladı.
Demokrat Parti’de de benzeri bir durum var.
Meclis bağlamında siyasetten çekilen, Genel Bakanlığı bırakan Demokrat Parti’nin efsane lideri Serdar Denktaş’ın ayakkabılarını doldurmak elbette son derece güçtü Fikri Ataoğlu için. O da ilk kez partisinin başında bir Genel Seçime gitti. Evet oylarını attıramadı ve sandalye sayısını çoğaltamadı ancak, küçük partilerin büyüklerin yükselmesi ile ezildiği bir ortamda, gücü ve yerini koruması ve hükümetin neredeyse doğal ortağı olarak kendini yeniden konumlandırmayı başarması liderlik gerektiren bir unsur olarak karşımızda dururken, Ataoğlu’nu lider olanlar sınıfına koymamıza yeter.
Bir de haliyle liderliği yitirenler var.
Başta Toplumcu Demokrasi Partisi Genel Başkanı Cemal Özyiğit. ‘Partim Mecliste grup kuramazsa istifa ederim’ diyerek yola çıkan Özyiğit, partisinin başında girdiği ikinci seçimde hezimetle ayrıldı. Ve elbette ki, istifa etmeyi düşündüğünü açıkladı. Liderlik gitti haliyle.
Erhan Arıklı, Yeniden Doğuş Partisi gibi bir fenomeni siyasi hayatımıza soktu. İlk seçimde iki vekil ile meclise girdi ama sokaktaki yükselişi çıplak gözle bile görülecek düzeydeydi. Ancak, birini tanımak istersen makam vereceksin, özdeyişini doğrularcasına, makama oturduğu andan itibaren ne partisini bir arada tutabildi, ne de kamuoyu desteğini. Diğer taraftan etnik ayrımcılık üzerine bina ettiği siyasi kavga biçiminin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde tutmadığı, tutmayacağı da ortaya çıkmış oldu. Ben bu satırları yazarken, meclise girip girmeyeceği hala netleşmemiş olan Arıklı, liderlik özelliklerini kazanamadan kaybedenlerden.
Bir de tabi ki Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay var, liderlik vasıflarını yitirenler arasında. 2018 seçimlerinde halkın umudu olarak arkasına kitleleri sürükleyerek, ‘iyi yönetim’ diyerek sağcısı solcusu bir noktada birleştiren Özersay’a kitlesi Sen bizim liderimizsin’ dedikçe, ‘hayır ben sizin polisinizim’ demeye ısrarla devam etti. Yolsuzlukla mücadeleyi, birkaç kişinin arkasına düşmekle eşdeğer sayan Özersay, girdiği hükümetlerde de liderlik yapmayıp, hükümet kurup, hükümet bozdu ve istikrarsızlığın en büyük müsebbibi oldu. Ortaya çıkan durum, Özersay’ın kitlesini kaybetmesi ve 9 vekilden 3’e düşmesi oldu. Neticede Özersay da liderliği ortadan kalkanlardan biri oldu.
Seçim sonuçlarını değerlendirmeye devam edeceğiz.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.