Erdoğan, federasyon defteri kapandı dediğine göre…
UBP Milletvekili Pazartesi günü bende konuktu. İyi bir program oldu. Taçoy aynı zamanda UBP Seçim koordinasyonunun da başına getirildi Başbakan tarafından. İsabetli bir karar. Taçoy eski tüfeklerdendir, teşkilatçıdır, oy toplama konusunda iyi bir seçim olduğunu söyleyebiliriz rahatlıkla.
Taçoy bazı noktalara dikkat çekti ki son derece önemli; Taçoy dedi ki “bu seçim genel milletvekilliğiyle karıştırılıyor, bunun üzerinden bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Hükümete kızgınlığı olan Hükümetin de adayına kızgınlık duyuyor. Halbuki bu seçim farklıdır. Toplum lideri seçiyoruz ve burada seçtiğimiz aslında bir müzakere görüşüdür”.
Son derece doğru. Evet Hükümet uzun zamandır iktidarda olduğu için yıprandı. Hangi hükümet olsa yıpranır bu son derece normal. Cumhurbaşkanı Tatar, aynı zamanda UBP-DP-YDP Hükümetinin de adayı konumunda. Zaten sendikaların eylemlerdeki sözlerine bakarsanız sandığa gömeceğiz diyorlar. Kızgınlık Hükümete ama bundan nasibini de alacak olan Tatar. En azından muhalefet tarafından yaratılmaya çalışılan algı bu.
Cumhurbaşkanı Tatar iki devletli çözümü savunurken, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman federal bir çözümü savunuyor. Ama gelin görün ki Tufan Hoca Ankara’nın tepkisini çekmemek için de açıklamalarında Türkiye ile Kıbrıs konusunu yürüteceğiz diyor. E peki Türkiye’nin çözüm hedefi ne? İki devletli çözüm. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta federasyon defterinin kapandığını açıklıyor. Nasıl olacak da Tufan Hoca seçilirse federal zeminde bir çözüm arayışına girecek. Bu tek kelimeyle imkansızdır.
Kıbrıs meselesinin Ankara’nın dışında çözmeye çalışmak tek kelimeyle imkansızdır. Taçoy’un vurguladığı önemli noktalardan biri de İki devletli çözüm AK Parti Hükümetinin görüşünden ziyade Türkiye Devletinin bir iradesidir diyor. Evet bu son derece doğru. Türkiye devletinin Kıbrıs’taki çözüm paradoksları bakımından tavrı iki devletli çözümdür. Tufan hoca seçildi diyelim, federasyon defteri kapandı diyen bir Türkiye karşısında ne yapacak nasıl yapacak da Federasyonu savunacak. Kolay iş değil açık konuşmak gerekirse.
HRİSTODULİDİS KÖTÜ POLİSTİ
Unutmamak lazım ki Nikos Hristodulidis’in kötü polis seçimi az bir farkla kaybeden Mavroyannis’in ise iyi polisi oynuyorlardı. Hatta Crans Montana zirvesinde Nikos Hristodulidis’in daha etkili olduğunu ve masanın dağılmasında etkin rolü olduğunu hatırlamak lazım.
HRİSTODULİS ÜNİTER DEVLETİ SAVUNUYOR
Kıbrıs’ın gerçekleri var. Bu gerçekler ilginç bir hal almış durumda. Nikos Hristodulidis’in federasyondan ziyade Üniter devleti savunduğunu söyleyebiliriz. Federasyon bildiğiniz gibi bir Türk tezi. Rumlar federal bir çözüme sarılmış durumda. Tabii Rumların Federal çözümden anladığı ile bizim federal çözümden anladığımız olgular aynı şeyler değil. Özellikle Crans Montana zirvesinden sonra federal çözüme dayalı bir çözüm şeklinin Türk tarafınca kabul edilmediğini ve eşit egemen iki devlet temelinde bir müzakere sürecine geçildiğini biliyoruz. Rum tarafı federasyon derken Türk tarafı da bunu kabul etmezken Kıbrıs müzakerelerinin başlaması söz konusu değil. Kıbrıs müzakerelerinde Papadopulos tarzı bir sürece sürüklenilebilir. Papadopulos çok katı bir görüşmeciydi ve adeta Kıbrıs konusunu Papadopulos ile müzakere etmek çok zordu. Yeni dönemde üniter devlet mantığı taşıyan Hristodulidis ile ne kadar verimli bir görüşme süreci olacak bunu da bekleyip göreceğiz.
KIBRIS KONUSU İHTİYARLADI
Yaklaşık 50 yıl Kıbrıs’ta federasyon görüşüldü ve bir sonuç alınamadı. Federasyondan Rum tarafı da vazgeçse ve Türk tarafının istediği görüş zeminine gelse Kıbrıs konusunda yine bir ilerleme olmaz. Rumların istedikleri gayet açıktır. Rumlar siyasi eşitliği paylaşmak istemiyor, sıfır asker sıfır garanti üzerinde duruyorlar. Masanın üzerinde bunlar varken nasıl olacak da Kıbrıs’ta bir çözüm ortamı oluşsun. Bu nedenle Kıbrıs konusu artık ihtiyarlamıştır, çökmüştür, çözülemez hale gelmiştir, çözülemez halden de ziyade çözülmesi için görüşülemez hale gelmiştir. Görüşemediğiniz konuyu çözemezsiniz de. Şu an Kıbrıs sorunu taraflarca görüşülemez durumdadır. Bu nedenle Kıbrıs konusu ihtiyarlamış ve umut vadetmeyen bir konu haline dönmüştür.
CRANS MONTANA’DA ÇÖZÜLSE ÇÖZÜLÜRDÜ
Gerçekten de Crans Montana zirvesi Kıbrıs sorunun çözülebileceği en iyi zirveydi. Türk tarafı birçok konuda taviz dahi vermişti. Garantiler olsun askerin azaltılması olsun hep bunlar kademeli olarak yapılacaktı. Gelin görün ki bu olmadı. Dönemin Yunanistan Başbakanı Çipras bile Crans Montana zirvesini destekliyordu: Nikos Anastasides, Çipras’ın hükümet ortağı olan Kociyas ile iş birliği yapmış ve Kociyas, Çipras’ı hükümeti bozmakla tehdit etmişti. İki çözüm düşmanı Anastasiadis ile Kociyas iş birliği yapmıştı. Kıbrıs sorunu çözülseydi Crans Montana’da çözülürdü. Mademki orada çözülmedi artık çözülmesi son derece zordur. Örneğin Türk tarafı tekrardan federasyonu görüşmeye hazır bile olsa tarafların federasyondan anladıkları ve bekledikleri şeyler aynı şeyler değildir.
Çözüm Rumların uzlaşmazlığından dolayı mümkün değildir. Bu nedenle yeni dönemde Hristodulidis ile seçilecek olan Cumhurbaşkanı görüşecek herhangi bir şey bulamayacaklardır. Kıbrıs konusu için ölü ve sessiz bir dönem olacaktır.
*************************
Günün Sözü
“Bugünkü aklımız olsaydı Rumları AB’ye almazdık.”
Eski İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw

Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.