Yani bu para olan yerde var...

Yayın Tarihi: 02/12/24 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Geçtiğimiz Cuma Black Friday günüydü. Kapitalist düzenin bir kurmacası olduğunu hepimiz biliyoruz. Lefkoşa Dereboyu’nu görünce sandım ki tüm dükkanlar kapanıyor ve malları beleş dağıtıyorlar. Rum tarafına olan akın ap ayrı bir durum. Hem Lokmacıda hem Metehan sınır kapısında inanılmaz kuyruklar oluştu. Nasıl bir alış veriş deliliği aklınız durur. Elbette ki indirimden faydalansın vatandaş ve ihtiyaçlarını alsın, alsın almasına da Cuma günü iki şeyi bir daha anladım. Birincisi bizim halkın ne üstünde ne başında yokmuş ki bu kadar mağazalara saldırmışlar, ikincisi ise bizim halkta hala hatrı sayılı para var. Ya parası çok insanların ya da kredi kartlarını şişirdiler yine.

Peki, nedir bu alış veriş deliliği, neden insanlar mağazalarda ne varsa saldırma ihtiyacı hissettiler? Asıl sorulması gereken soru bu; hem de toplumun geneli parasızlıktan yakınırken.

Bunu değerlendirmeden bir şeyi daha hatırlayalım. Bayramlarda, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda ve yılbaşlarında aynı alış veriş deliliğini sergiliyoruz toplum olarak.

Hiç unutmuyorum bu yıl ki 1 Mayıs’ta markete akşam üstü alış veriş için gittiğimde koca marketin et ve tavuk reyonlarının tamamen boş olduğunu görmüştüm. Kasap bana bu et sana yetmez sonuncudur demişti.

Peki, neden toplum olarak kendimizi kaybediyoruz?

İndirimli alış veriş bir hastalık mı?

BBC’nin bir araştırmasına göre evet birçok insanda indirimli alış veriş dürtüsü bir hastalık. Bazıları için "% 50 indirim" afişleri hiçbir şey ifade etmezken, bazılarında da diğer bağımlılık türlerindeki gibi bir dürtüyü tetikler. Terapistler, indirimde ucuza eşya alma duygusunun alkol, uyuşturucu ve gıda bağımlılığı ile benzerlik taşıdığını söylüyor. Takıntılı bir satın alma dürtüsü teşhisi konmamış olanlar bile benzer bir coşku hissedebilir. Çoğumuz satın aldığımız şeylere bağımlı değilizdir. Bu daha çok alışveriş sürecinin alışkanlık haline gelmesi ve tıpkı uyuşturucu ve alkol bağımlılığı gibi zor kırılmasıdır. Satın alma anından önceki günlerde bu düşüncenin getirdiği alışveriş heyecanı ile başlar ve o anı dört gözle bekler hale geliriz. Bunun farkında bile olmazsınız çoğu zaman. Bu durum hızlanan kalp atışı ve gerilen kaslardan ziyade beyin dalgaları ve büyümüş göz bebekleriyle kendisini gösterir.

Bu güdüden kurtulmak için indirimlerden uzak durmak, internette alışveriş yaparken hemen ucuzluk bölümüne girmemek, mağazada ise her eşyanın etiketine bakmayıp sadece ilgilendiğiniz şeyin fiyatına bakmak etkili olabilir.

Uzmanlar bu konuda sakin olmayı ve mantıklı düşünmeyi öneriyor. Ayrıca satın aldıktan sonra hissedilen pişmanlık duygusunu düşünmek de işe yarar.https://www.bbc.com/worklife/article/20161123-shopping-a-sale-gives-you-the-same-feeling-as-getting-high

Black Friday nedir?

Black Friday ilk zamanlar herhangi bir isme sahip değilmiş. 1932’den beri Noel alışveriş sezonunun başlangıcı kabul edilen Cuma günü, 1961’den sonra Kara Cuma olarak anılmaya başlanmış. Normalde Şükran gününden sonraki Cuma günü, ABD’deki marketler kepenklerini erken saatte açarlar ve geç saatlere kadar da müşterilerine hizmet vermeye devam ederler. Bu hep böyle sürmüş. Fakat sonradan bu yoğun çalışma temposuna indirim kampanyaları da eklenmeye başlamış.

İndirim kampanyalarının işin içine girmesiyle birlikte, alış verişe olan talep de artmış. Bu talep artışı, Şükran gününden sonraki Cuma günlerinin aşırı yoğun geçmesine neden olmaya başlamış. Öyle ki 1961 yılında Philadelpihia’da insanlar yoğunluktan adım atamayacak hale gelmişler.

Trafik yüzünden araçların yerlerinden kıpırdayamadığı ve yoğunluktan insanların birbirini ezdiği o yıl, bu etkinlik Black Friday olarak anılmaya başlanmış.https://www.cnnturk.com/teknoloji/black-friday-nedir-ne-anlama-geliyor

Günün Sözü

"Düşmanınız mı var? Güzel! Demek ki hayatınızda bir ara bir şey için dik durmuşsunuz."

Winston Churchill

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları