Bir türlü ilam edilemeyen 'malum'…
Dün UBP ekseninde dönen birtakım gelişmelerden bahsettiğim makaleme birçok mesaj geldi. Geneli 'içimizin yağını erittin be gardaş' şeklinde olan bu mesajlardan bazıları da 'işin gücün yok mu senin?' tarzında oldu.
'İşim gücüm var da sizin iktidar kavganızdan fırsat bulamadığım için eğilemiyorum' diye cevap vermeyi düşünüyordum, nitekim, dün yazdığım ve iktidarın küçük ortağı HP'yi 'koalisyonun Truva Atı' diye nitelediğim kısma bugün çok uygun düşen bir açıklama geldi.
'Özel Jet' meselesinin baş kahramanı olan Turizm ve Çevre eski Bakanı Ünal Üstel'in söz konusu açıklamada sarf ettiği ifadelere bakılırsa, 'o da benim gibi düşünüyor' demek yanlış olmaz.
Mesela Üstel'in şu ifadeleri benim yazdığımla tam uyum içinde duruyor: "Aytaç Çaluda’nın incir çekirdeğini doldurmayacak bir konuda dokunulmazlığı kalktı, Hüseyin Özgürgün için de ayni şey yapıldı, şimdi sıra bize geldi. Yani Özersay istedi diye biz görevden alındık. UBP’yi parçalamak istiyor."
Başbakan Ersin Tatar'ın eşinin televizyonu olan Kanal T'de yayınlanan bir programa çıkan Üstel'in çarpıcı ifadeleri bununla da bitmiyor.
Bakınız ne diyor Sayın Üstel;
"Bu insanların ülkeye gelişi Bakanlar Kurulu’nun izni ile oldu yani ben onay aldım, bizim bundan sonraki görevimiz kalmadı. Bu konu, Ulaştırma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve diğer ilgili bakanlıkların da bilgisindeydi. Herkes bizi sorumlu tuttu. Genel Başkanımız da Anayasal hakkını kullanarak beni görevden aldı. Benim şikayetim görevden alınmama değildir, usulünedir. Ben genel başkanımızın en yakın adamıydım. Şu an seçime gidiyoruz. Küçük ortağımızın baskısı ile Genel Başkanımızın beni görevden aldı. Küçük ortak beni görevden almaya niye diretti peki, elbette ki Cumhurbaşkanlığı Seçimi öncesi Genel Başkanımızın sağ kolunu keserek, güçsüzleştirmek için yaptılar bunu. Niye bizim Başbakanımız diretmedi 'peki sen de kendi bakanını al' diye? İnsanlarımız kişileri tanır, olan partimize olur, partimiz zarar gördü. Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi var ve bunun yansımasını göreceğiz. Bardak artık kırıldı, eskisi gibi olur mu? Olmaz tabi ki...”
UBP'nin en ağır abilerinden sayılan Üstel'in, Başbakana alenen sitem ettiği, 'o istedi diye beni görevden aldın' dediği ve yine 'beni aldın da o da alsın diye neden ısrar etmedin' ifadeleri çok manidardır.
Ayrıca şu ifadeleri de çok dikkat çekicidir: "Varsa suçlu, görevden alınmalıdır. Sadece bu ceza Ünal Üstel’e kesildi. Bir kenara oturalım istenildi. Biz bir kenara oturmayız. Bizim sevenimiz çok. Bu halk bana 23 sene onay verdi. Hiç bir şeye ismim karışmadı. En ufak bir buldu bulurlarsa milletvekilliği görevimden de istifa ederim. Ağrıma gitti çünkü küçük ortağın iki tane bakanı sorumlu iken acil olarak Ünal Üstel görevden alındı."
Yine Üstel'in "Ben birikimimle Genel Başkanın yanında yer alıyordum ve canı gönülden destek veriyordum. Ben partili birisiyim. Sonuna kadar da UBP’li olacağım ama insan bu olaylardan buruklaşır" demesi son derece dikkat çekicidir.
Öyledir çünkü kullandığı dil '-di'li geçmiş' zamandır ve bu 'buruk' ifadeler açıkça 'artık sana desteğim yoktur' şeklinde yoruma açıktır.
Öte yandan, Ünal Üstel'in açıklamalarında eleştiri oklarını yönelttiği bir diğer kişi ise Lapta Belediye Başkanı Mustafa Aktuğ olarak dikkat çekmektedir.
Üstel, memleketi sarsan özel jet olayı ile ilgili şunları kaydetmiş: "Bu insanlar buraya geldi ve Lapta Belediyesi anlamadığımız bir şekilde politika yaparak bu durumu inkar etti. Lapta Belediye başkanı 'haberim yok' dediği şirkete 29/6/2020 tarihinde yeni bir davet yazısı yazarak, ‘gelin ihale size kaldı sözleşmeyi yapalım’ dedi. Hani Lapta Belediye Başkanı bu şirketi tanımıyordu? Öncelikle bunu izah etmelidir…"
Ancak Lapta Belediye Başkanı, bu eleştirilere sert ifadelerle cevap vermekte gecikmemiş: "Sayın Vekilimiz, mensup olduğu ve ülkemizin güzide partilerinden olan Ulusal Birlik Partisi içerisindeki Başkan Adaylığı hayalleri çerçevesinde kendisini aklamaya çalışmaktadır.”
Başkan Aktuğ yine açıklamasının devamında, "Polis ön raporunda belirtildiği gibi gelen misafirler ulaştırma bakanlığının aracı ile değil eski Turizm Bakanı’nın talimatı üzerine özel araçları ile otele götürülmüş ve karantina hoteli yerine yan tarafında bulunan ve karantina oteli olmayan otele yerleştirilmişlerdir. Ayrıca Bakanlar Kurulu’na önerge Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmasına rağmen eksik bilgiler dolayısıyla kuruldan geçmemiş sözlü onayla yürürlüğe konulmuş fakat gerekli yerlere de yazılı bildirimler yapılmamıştır. Bu yapılmayan bildirimler neticesinde de gümrük memurları görevleri başında yer almamış ayrıca misafirler hiç bir prosedür gözetmeksizin sadece muhaceretleri yapılarak yan kapıdan alan dışına alınmıştır. Kannatimce, sayın vekil Bakanlar Kurulu’na , Kamuoyuna ve en önemlisi Yüce Cumhuriyet Meclisi’ne gerçeklerle bağdaşmayan açıklamalarını yukarıda belirtiğim sebepler veya kendine has nedenler ile sürdürmektedir" demektedir.
Bunlar yenilir yutulur gibi ifadeler değildir…
Anlayacağınız varsa, Üstel'in çıkışı, Başbakana sert eleştirileri, Özersay'a karşı kullandığı dil ve dahası, UBP-HP hükümetinin aslında çoktan bittiğinin göstergesidir.
Ancak kritik soru, bu bitiş bu kadar malumken, neden ilam edilmediği şeklinde olanıdır…
Sanırım bunun sebeplerini hepimiz az çok tahmin ediyoruz...
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.