Çok Kutupluluk-Otokratik Yönetimler ve İran-İsrail Savaşı…
Uluslararası ilişkiler teorilerini temel alarak dünyada yaşanan son gelişmeleri takip ettiğimiz zaman, şaşılacak bir durumun olmadığını söyleyebiliriz…
Dünya farklı dönemlerde çeşitli sistemlere tanıklık etmiştir, aktörlerin varlığı, güçleri ve yönelimleri çerçevesinde sistem şekillenmişir… Çok kutuplu, iki kutuplu ve tek kutuplu sistemlerin insanlık tarihine dair farklı sonuçları olmuştur…
Dünya siyasi tarihinde en kontrolsüz ve yoğun çatışmanın yaşandığı dönemler Çok Kutuplu sistemin mevcut olduğu dönemlerdir. Farklı güç merkezlerinin oluşu, hegemonya mücadelesi ve karmaşık ilişki ağı neticesinde kaotik çatışmacı bir ortamla karşılaşılmaktadır. Mevcut Çok Kutuplu sistem, adaletli paylaşım ve toplumcu yaklaşımın hakim olacağı Çok Kutuplu düşünceye dönüşmediği sürece, kaotik ve çatışmacı bir düzen devam edecektir…
Otokratik-otoriter siyasal iktidarların biçimlendirdiği dış politika da mevcut uluslararası ilişkiler sisteme eklenince içinden çıkılması güç bir durum söz konusu oluyor… Rasyonel düşünce arka plana atılırken, hakikat ötesi ve duygu yüklü-hamaset söylemleriyle dış politikalar şekillendiriliyor…
Dış politikanın bu şekilde oluşturulmasının temel nedenlerinden bir tanesi de rejimlerin iç politikada kendi pozisyonlarına ilişkin konsolidasyonları amaçlamalarıdır…
İran-İsrail çatışmasında da her iki ülkenin içişlerindeki siyasal sistemleri ve inşa edilen dış politika kimlikleri çatışmanın temel nedenini oluşturmaktadır… Buna ek olarak Netanyahu’nun son dönemdeki rejim-iktidar konsolidasyonunu ofansif realist dış politika üzerinden gerçekleştirdiğini söylemek mümkündür… Filistin konusuna ek olarak ve kimi zaman bu konuyla ilişkilendirilen, Suriye, Lübnan ve İran ile çatışma iklimi son 2 yıldır oldukça derinleştirilmiştir…
Çok kutuplu sistemin bir özelliği olarak ve İran-İran çatışması üzerinden ortaya çıkan çeşitli ittifaklar da bölgesel ve küresel barışı tehdit eder durumdadır…
Pakistan net olarak İslami kimlik üzerinden İran’a destek vererek İsrail’i güvenlikleştirmektedir… Katar da aynı şekilde kimlikçi bir yaklaşımla İsrail’i algılamaktadır… Türkiye’nin dış politika kimliği ve algısı da benzer şekilde şekillenmesine karşın ofansif bir pozisyon alınmamaktadır…
Hindistan ise İsrail ile İslamofobi ve yeni ipek yolu projesi üzerinden iş birliği içerisinde ve geleneksel olarak Filistin’e verilen destek pozisyonunu terk etmiş durumda! Yunanistan ve Kıbrıs Elen liderliği de son yıllarda İsrail ile kurdukları yakın ilişkiyle geleneksel dış politika yönelimlerini terk etmişlerdir!
Anastasiadis ile başlayan ve Hristodulidis ile zirve yapan Atlantikçi dış politika yönelimiyle birlikte İsrail ile ilişkiler yoğunlaştırılmış, buna ek olarak Hindistan ile de yeni bir ilişki düzlemi kurulmuştur. Ηindistan Başbakanı Modi’nin dün adaya gerçekleştirdiği ziyaretten de anlaşılacağı üzere yeni bir dış politika düzlemi oluşturulmaktadır. Böylesi bir düzlemde Hindistan, İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Elen liderliğinin Atlantik uyumlu politikası şekillenmektedir. Bu şekillenirken, adanın güneyinde gerek limanlarda gerekse karada yer alan Batılı güçlerin mevcudiyetleri adanın İran ve onun vesayetindeki grupların hedefi haline gelmesine neden olmaktadır…
Dünya yeni bir savaş stratejisine ve muhtevasına kavuşmuş durumda balistik füzeler üzerinden savaş devam ederken, İsrail’in nokta atışlarıyla İran’da en önemli askeri ve istihbarat konumunda bulunan kişilerin yaşamları sonlandırılmaktadır. Başka bir deyişle geçmişte önce Er, Onbaşı, Uzman Çavuş yaşamını yitirirken artık bu savaşla birlikte öncelik generallere, istihbarat subaylarına dönmüş durumda… Bu askeri ve siyasi tarih açısından da önemli bir dönüşüm olarak yorumlanabilir…
Sonuç olarak dünyada uluslararası kuruluşların etkinliklerini yitirdiği, adaletli paylaşım ve farklılıkların birlikte var olabilme duygusundan uzak bir dönemi yaşıyoruz…
Umarım insanlık adına kısa sürede bu atmosferden kurtuluruz…

Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.