Kısa kısa gündem

Yayın Tarihi: 28/05/24 07:00
okuma süresi: 14 dak.
A- A A+

Bu hafta, Pandora’daki yazı serüvenimize yoğun gündemden ötürü kısa kısa yorumlarla devam edelim istedik. O nedenle bugün birkaç konu başlığını aynı yazıda kısaca değerlendirdik.

Azerbaycan’ın Artan Önemi

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Hüseyin Emirabdullahiyan'ın helikopter kazasında yaşamlarını yitirmelerinin ardından, bazı sosyal medya hesapları ve haber portalları bu ölümün Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev ile görüşmelerinin hemen sonrasında gerçekleştiğine dikkat çekmiş ve Slovakya Başbakanı Robert Fico'nun da Sayın Aliyev ile görüştükten sonra suikasta uğradığını öne sürerek bu iki olayı ilişkilendirmişti. Bu iki olay arasında bir bağlantının varlığı meçhul olsa da gerçek şu ki gün geçtikçe önemi artan Azerbaycan, bölgesel güç olmak için emin adımlarla ilerliyor. Bunun ana nedenleri arasında Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ı Ermeni işgalinden kısa bir operasyonla özgürleştirmesi, Azerbaycan’ı Nahçıvan ve dolayısıyla Türkiye’ye bağlayacak Türk koridorunun ileride açılacak olması, Bakü-Moskova ilişkilerinin çok iyi seviyeye gelmesi, Azerbaycan ile Türkiye’nin birlikteliğinin her geçen gün daha da pekişmesi, Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında diğer Türk devletleriyle daha da yakınlaşıp siyasi ve ekonomik iş birliklerini geliştirmesi, Bakü’nün girişimcilik (start-up) için uzun vadede Dubai ile rekabet edebilmesini amaçlayan stratejilerin ortaya konulması, Ukrayna-Rusya savaşı sonucu Azerbaycan doğal gazının Avrupa Birliği ülkelerine artan oranlarda ithal edilmesi ve neticede Bakü’nün Brüksel için stratejik değer kazanması gibi maddeler yer almaktadır. Azerbaycan’ın potansiyeli yükseldikçe ve Azerbaycan Türklerinin özgüveni arttıkça, önümüzdeki dönemde bölgede Türk milleti ve Azerbaycan için daha da olumlu gelişmeler yaşanacağını göreceğiz. Tabii bu gidişattan rahatsız olanlar da olacaktır. O nedenle siyasi arenada hiçbir şeyin rastlantı olmadığı gibi İran Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanının Azerbaycan’la ilişkilendirilmesinin de bir tesadüf olmadığını düşünüyorum.

İran Üzerine

İran Azerbaycan’a karşı senelerdir Ermenistan’la güçlü bir ittifak içindeydi. Bunun sebebi de İran’ın neredeyse yarı nüfusunun Türklerden oluşması ve bunların arasındaki en kalabalık topluluğun da Azerbaycan sınırında yaşayan Azerbaycan Türkleri olmasıdır. İran, bugüne dek toprak bütünlüğünü korumak için böyle bir ittifakın içinde bulunmaya ihtiyaç duymuşsa da Erivan’ın geçtiğimiz dönem Bakü’ye ılımlı yaklaşmasından ve Azerbaycan’ın giderek artan bölgesel nüfuzundan ötürü bu tutumlarında son zamanlarda bir gevşemenin olduğu söylenebilir. İbrahim Reisi’nin, İlham Aliyev’le birlikte iki ülke arasındaki bir barajı açması ve iki tarafın da konuşmalarında kardeşlik vurgusu yapması bu gevşemenin bir tezahürüdür. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Azerbaycan’ın artan gücü ve özgüvenine dayanarak, 2020’nin sonlarında Bakü’de Aras Türküsünü okumasıyla İran’da yaşayan Azerbaycan Türklerinin giderek artan bağımsızlık söylemleri sonucu artık Tahran’ın farklı bir strateji uyguladığı görülüyor. Bundan rahatsız olanlar elbette var. Fakat helikopter kazasının bununla ilgili olup olmadığı meçhul. Ancak 2011 yılında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın temelini attığı barajın akabinde Arap Baharı yaşanmıştı ve o dönemden itibaren neler olduğunu hep birlikte gördük. Türk milleti olarak sancıların etkilerini hâlâ hissetmekteyiz. 

KKTC-Azerbaycan Yakınlaşması

Son aylarda KKTC ile Azerbaycan arasında, gerek Türk Devletleri Teşkilatı çerçevesinde gerekse ikili olarak derin yakınlaşmalar oldu. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar geçmişte Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’le görüşmüş, ortak çalışma grupları kurulmuş; ekonomi, turizm ve siyasi heyetler bazında karşılıklı ziyaretler gerçekleşmişti. Bu ziyaretlerin en sonuncusu, geçtiğimiz hafta Azerbaycan Milli Meclis Milletvekili Elman Nasırov’un Ada’yı ziyaret etmesiyle yaşandı. Nasırov, yaptığı açıklamalarda yakında Azerbaycan devletince Lefkoşa’da konsolosluk hizmetlerinin verileceğini ve hedeflerinin KKTC’yi tanımak olduğunu vurguladı. Bu gelişme, Azerbaycan’ın özellikle Batı için giderek artan önemi ışığında çok farklı sonuçlara yol açabilir.

Bu güzel ama uzun zamandır arzulanan gelişmeyi duymak, birçok kişi gibi bizi de mutlu etti. Aynı zamanda bu gelişmenin, her fırsatta "KKTC’yi başka bir devletin tanımayacağı" tezini önümüze koyanlar için üzücü bir hadise olduğunun da farkındayız. Ancak onlara bir kötü haberimiz daha var: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, Özbekistan ve Kazakistan ziyareti dönüşünde yaptığı açıklamada KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na tam üye olarak kabul edilmesi teklifinin olumlu karşılandığını belirtti. KKTC bu teşkilata tam üye olduğunda, teşkilat çatısı altındaki tüm devletler KKTC’yi dolaylı olarak tanımış ve resmen tanımak için de ilk adımı atmış olacaklardır. Demek ki, Ada’da egemen eşitlik tezi, bir irade ortaya konulduğunda ve çözümsüzlüğü çözüm olarak gören anlayıştan vazgeçildiğinde, sürdürülebilir ve geçerli bir çözüm alternatifi olduğu kabul görmektedir. Yeter ki gerçeklerden korkmayalım.

Ercan Havalimanı ve Emrullah Turanlı

KKTC’nin statüsü ve ekonomisi açısından en önemli gelişmelerden biri de Bakü’den direkt uçak seferlerinin başlaması olacaktır. Bu girişimi Azerbaycan başlattığında, diğer ülkeler de takip edebilir. Taşyapı Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Turanlı, Ada’nın en prestijli projelerinden olan yeni Ercan Havalimanı projesini hazırlamaya başlamadan önce bir Alman profesörle birlikte çalıştıklarını ve bu profesöre göre Ercan’a uluslararası direkt uçuşlar yapılmasının önünde hiçbir hukuki engel olmadığını ifade etmişti. Bu açıklamanın altındaki tezler detaylıca incelenebilir. Bu görüşü şahsen paylaşmakla birlikte Türkiye harici bir başka ülkeden Ercan’a direkt uçuşların başlaması durumunda, bu ülkelere ambargoların uygulanmadığını gören havayolu şirketleri, KKTC’nin potansiyelini ve bu uçuşlardan elde edilecek ek kâr marjını fark edecek, böyle bir adımı atarak pastadan pay almak için girişimlerde bulunacaklardır. Unutulmamalıdır ki Akdeniz Bölgesi dünyada en fazla turist çeken yerlerdendir. KKTC’nin doğal ve tarihi güzellikleri keşfedildikçe buradan oldukça yüksek karlar elde edilebileceği için bu pazar her havayolu şirketi için önemli bir fırsattır.

Bu arada Emrullah Turanlı demişken, elbette herkes eleştirilebilir ve Taşyapı’yla ilgili geçmişte birçok sorun yaşanmıştır. Ancak Ercan Havalimanı’na bir butik otel projesini hayata geçirmek üzere ilgili bakanlığa başvuru yapılmasını casino algısıyla gündeme getiren milletin bir sözde vekili, bu ülke için olumlu bir gelişme yaşandığında üzülen ve hatta ortalığı ayağa kaldıran kişilerin en başında gelmektedir. CTP’li bu milletvekili, utanmadan paylaştığı proje dilekçesinde casino ibaresi geçmediğini fark etmedi varsayalım, fakat en azından mevcut kanunları bilmeliydi. Buna göre ancak 350 odalı ve beş yıldızlı bir otel casino açabilir. Oysaki yapılmak istenen, dünyanın hemen hemen her yerinde havalimanının yanı başında yer alan bir otel projesini hayata geçirmektir. Burada asıl üzücü olan, bu algı operasyonuna birçok kişinin inanması ve son günlerde sıkça dile getirilmesidir. Ülke için hayırlı bir iş yapıldığında bazen de sadece susmak ve sükûnetle gelişmeleri takip etmek gerekir…

Ermeniler Kazanır, Rumlar Kaybeder

Azerbaycan’la Ermenistan arasındaki sorunlar çözüldükçe, Erivan izolasyon ve ekonomik zorluklardan kurtulacaktır. İki ülke arasındaki olumlu gelişmeler, Ermenistan ve Türkiye arasındaki buzları da eritmektedir. Ankara ve Erivan arasında son yıllarda görüşmeler ve iş birliği fırsatları değerlendirilmeye başlanmıştır. Üstelik Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın geçen günlerde sözde Ermeni soykırımıyla ilgili yaptığı dürüst açıklamalar, bu olumlu havayı kısa zamanda daha da ileriye taşıyacaktır.

Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenistan’la düzelttikleri ilişkiler, Kafkaslarda barış ve huzuru tescil edecek ve Ermenistan, iki ülke üzerinden ticaret, yatırım ve lojistik alanındaki kolaylıklarla ekonomik istikrara ulaşacaktır.

Rumlar da aynı şekilde Kıbrıs sorunundaki tutumlarından ve maksimalist taleplerinden vazgeçerek Ada’daki gerçekleri kabul edip egemen eşitlik tezine destek verirse, orta vadede kazançlı çıkacaklardır. Türkiye’nin limanlarının Güney Kıbrıs’a açılmasına ve Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakların adil paylaşılmasına yönelik bir anlaşmayla tüm taraf ülkeler, ancak en başta da Rumlar esenliğe, huzura ve refaha erişeceklerdir. Dileriz ki önümüzdeki dönemde Ermenistan’la normalleşen ilişkiler, Güney Kıbrıs yani Rumlar için de bir örnek teşkil eder.

Ersin Tatar’ın Avustralya Ziyareti ve Diasporanın Beklentileri

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, KKTC tarihinde bir ilki gerçekleştirerek Kıbrıs Türklerinin yoğun olarak yaşadığı Avustralya’ya üst düzey bir ziyarette bulunuyor. Bu adım, sembolik olmasının yanı sıra, yıllarca Rumların aksine KKTC’nin ihmal ettiği bir coğrafyaya gerçekleşmesi ve diasporada yaşayan soydaşlarımızın kendilerini devlet tarafından görünür hissetmeleri yönüyle çok önemlidir. Ancak ümit ederiz ki bu ziyaret sadece fiiliyatta kalmaz, diasporayı güçlendirmeye yönelik adımlar atılır ve orada yaşayan soydaşlarımızın beklentileri yerine getirilerek uzun süredir talep edilen seçme ve seçilme hakları tanınır.

Türkiye Gündemi

Bir de Türkiye’nin en önemli gündem maddelerine göz atalım.

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in skandal açıklamalarda bulunduğu Türkiye ziyaretinin yankıları sürüyor. Türkiye’nin bu olayın ve geçmişteki tüm talihsizliklerin ışığında Yunanistan ile yakınlaşması oldukça yanlıştır. Zaten bu konuyla ilgili tüm açıklamaları Müstafi Amiral Cihat Yaycı geçen hafta yapmıştır. Fakat burada şunun altını çizmek isteriz ki Yunan Savunma Bakanı Nikos Dendias, Ankara’nın son yıllarda izlediği haklı politikalardan dönmesine rağmen daha birkaç gün önce Miçotakis’in ziyaretine müteakiben, Türkiye’yi resmen düşman ilan etmiştir. Türkiye Hükümeti, bu gerçekleri görerek bir an önce doğru rotaya dönmeli, Yunanistan’daki soydaşlarımıza yapılan zulme ve Yunanların Ege ve Doğu Akdeniz’deki maksimalist tutumlarına karşı doğru tavır ve kararları almalıdır.

Bunun yanında AK Parti, sokak hayvanları konusundaki kanun planlarını revize ederek o masum canların “bertaraf edilmesine” izin vermemelidir. Başıboş sokak köpekleri elbette kimi zaman insanlar için bir güvenlik sorunudur. Fakat onların canlarına kıymak da bir caniliktir. Onların da aynı şekilde yasamaya hakları vardır. Bu sebeple AK Parti’nin diğer partilerle mutabakata vararak ortak akıl yolunu seçeceğine inancımız tamdır.

Bu vesileyle AK Parti ile CHP’nin görüşmelere başlaması ve siyasi arenanın yumuşamasının Türkiye açısından olumlu bir gelişme olduğunu vurgulayalım. Bu ılımlı havanın devam etmesini temenni ederiz. Türkiye ancak böyle, içeriden ve dışarıdan gelen tehditlere göğüs gerebilir ki bu sorunların en başında ve en acil olanı PKK ile onun meclisteki uzantıları gelmektedir. Türk siyasetinde başlangıç aşamasındaki dayanışma devam ettikçe Türkiye diplomaside, uluslararası itibarda ve de Kıbrıs meselesinde çok daha etkili olacaktır.

İsrail Zulmü

Dünyanın gözü önünde soykırım yapan İsrail'e gelecek olursak, Gazze'de yaşanan dramın hiçbir tarifi yok. Geçen gün yanarak can veren insanların çığlığı hafızalarımıza kazındı. Sıradan kınama mesajı dışında bu terör devletine kimsenin dur demediği veya diyemediğini görmenin üzücü olması bir yana, bu durum dünyanın ne hale geldiğini çok iyi özetlemektedir.

Haklının değil güçlünün ve zalimin galip geldiği bir küresel düzenden ne bekleyebiliriz? Üstelik hemen yanı başımızdaki bu vahşete şahit olurken birilerinin hâlâ Türkiye'nin garantörlüğünden, Türk askerinden ve egemen eşit çözüm tezinden rahatsız olması ne akla ne de vicdana sığmaktadır. Batı'nın kendilerine sahip çıkacağına ve tarihin tekerrür etmeyeceğine hâlâ inanan varsa, bu saatten sonra söylenecek hiçbir şey yok demektir. Bunların kulağı kapalı, gözü kördür... Yazıklar olsun!

*****

Vazgeçebileceğiniz en büyük alışkanlık, kendiniz olma alışkanlığıdır.

Dr. Joe Dispenza

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Kaan Cenk ADASOY yazıları