YANKI

Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR
chaglarm@yahoo.co.uk
Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR

Ezberin Küllerinden Yaratıcılığın Ateşine: Eğitim Sisteminde Büyük Dönüşüm

Yayın Tarihi: 18/08/25 06:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

20. yüzyıl bilgiye ulaşma çağıydı.
Kitapların tozlu raflarında hakikat aramak, kütüphanelerin sessizliğinde öğrenmenin huzurunu tatmak, uzmanlara ulaşmak için yollar katetmekti mesele.

Ama 21. yüzyıl bambaşka bir çağdır.
Bilgi artık cebimizde, elimizin avucunda, bir tık ötede.

Mesele bilgiye ulaşmak değil;
mesele bilgiyi işlemek, yeniden üretmek, yaratmak ve dönüştürmek.

  1. yüzyılın insanı bilgiyi taşıyordu.

  2. yüzyılın insanı bilgiyle kanat çırpmak zorunda.

Geleceğin Kapısı Sorulardan Geçer

Bugün yalnızca cevabı bilmek değerli değil.
Çünkü cevaplar, yapay zekânın ekranında saniyeler içinde sıralanabiliyor.

Asıl mesele, doğru soruyu sorabilmek.
Asıl mesele, doğru problemi öngörebilmek ve seçebilmek.

Cevaplar geçmişi anlatır; sorular geleceği kurar.

Eğitim, gençlere bu cesareti vermeli.
Çünkü geleceği kuranlar, cevapları ezberleyenler değil;
cevaplardan yeni ufuklar açabilenlerdir.

Bilim, Felsefe ve Sanat: İnsanlığın SACAYAĞI

İnsanlık, ancak bilim, felsefe ve sanatın sağlam üç SACAYAĞI üzerinde güçlenir.

Bilim aklı aydınlatır.
Felsefe aklı derinleştirir.
Sanat ruhu besler.

Bir toplum, bu üçlüyle yükselir.
Bir SACAYAĞI kırıldığında, sehpa devrilir.
Toplum da öyle.

Olasılıkların Dansı

  1. yüzyıl kesinlikler çağı değil.
    İhtimallerin ve belirsizliklerin çağıdır.

Ekonomiden siyasete, iklim krizinden teknolojiye kadar her şey olasılıklarla örülüdür.

Matematiğin diliyle: Hayat deterministik değil, olasılıksaldır.

Gençler, bu dansa ayak uydurmayı öğrenmezse, geleceğin ritmini kaybeder.

Sanatın, Estetiğin ve Bedenin Şifası

İnsanı yalnızca bilgiyle beslemek kuru ekmek gibidir.
Ruhu aç kalır.

Sanat insanı doyurur.
Müzikle, şiirle, resimle.

Spor bedenin nefesidir.
Estetik duyarlılık ruhun ışığıdır.

Bir ülkenin şiiri yoksa, geleceği de yoktur.

Eğitim ve Devletin Rolü

Sağlık nasıl bir devletin asli görevi ise,
eğitim de öyledir.

Devlet, asgari düzeyde dahi olsa en yüksek kaliteyi herkese sunmak zorundadır.

Özel okul olabilir.
Özel hastane de.
Ama onlar tercih meselesidir.

Devlet kendi asli görevini unutamaz.
Ne eğitimde, ne sağlıkta.

Darwin’in Uyarısı

Darwin der ki:
“Hayatta kalanlar ne en güçlülerdir, ne de en zekiler; en çok uyum sağlayabilenlerdir.”

Eğitim sistemimiz de uyum göstermek zorunda.

Kağıt üzerinde yapılandırmacı eğitime geçtik.
Ama gerçekte hâlâ davranışçı kalıplar içindeyiz.
Sınav odaklı, öğretmen merkezli, kitap merkezli.

  1. yüzyılın yetkinliklerini,                                                                                                                                   20. yüzyılın kalıplarıyla vermeye çalışıyoruz.
           Ve bu mümkün değil.

Yeni Kuşakların Yetkinlikleri

Dünya Ekonomik Forumu’nun işaret ettiği 10 yetkinlik:

  • Eleştirel düşünme

  • Yaratıcılık

  • Duygusal zekâ

  • Problem çözme

  • İşbirliği

  • İletişim

  • Dijital okuryazarlık

  • Kültürel duyarlılık

  • Esneklik

  • Öz-yönetim

Ama soralım:
Bizim eğitim sistemimiz bunları kazandırıyor mu?

Yanıtı maalesef ki biliyoruz...

Gerçek Fırsat Eşitliği

Eğitimde eşitlik, herkese aynı şeyi vermek değildir.

Eşitlik, herkese ihtiyacı olanı verebilmektir.

Köydeki çocuğa şehirdekiyle aynı imkânı sunduğunuzda,
adalet sağlamış olmazsınız.

Birinin internete erişimi yokken,
diğerinin fazlasıyla vardır.

Birinin sınıfı kalabalık,
diğerinin öğretmeni boldur.

Gerçek eşitlik,
herkese aynı elbiseyi giydirmek değil,
herkese kendi bedenine uygun bir elbise dikmektir.

Yaz Sıcağında Unutulan Eğitim

Ağustos’un kavurucu günlerinde eğitim konuşulmuyor.
Ama Eylül’de okullar açılacak.

Ve biz hâlâ 20. yüzyılın kalıplarıyla,
21. yüzyılı öğretmeye çalışacağız.

Bu, geleceği geçmişin aynasında görmek gibidir.
Oysa eğitim, geleceğin şiirini yazmak için vardır.
Ve bu şiir, ancak dönüşümle yazılır.

Son Söz: Eğitim Bir Toplum Politikasıdır

Eğitim, sadece bireylerin meselesi değildir.
Bir toplumun ortak yazgısıdır.

O yüzden eğitim, bir toplum politikası haline gelmelidir.
Ve bu politika yalnızca eşitlik değil,
gerçek fırsat eşitliği üzerine kurulmalıdır.

Adalet, ihtiyacı olana daha fazlasını vermektir.
Farklı ihtiyacı olana farklı imkân sunmaktır.

Eğitim, bir toplumun aynasıdır.
Aynaya bakmaktan korkan, yüzünü göremez.

Biz aynaya bakmalı, eksiklerimizi görmeli,
cesurca dönüştürmeliyiz.

Sonuçta mesele şudur:
Kendi insanımızı tanıyacak mıyız?
Kendi geleceğimizi kendimiz mi inşa edeceğiz?
Yoksa başkalarının bize yazdığı kaderi mi okuyacağız?

“Ezberin küllerinden yaratıcılığın ateşine: Eğitim, ancak dönüşümle geleceğe ışık olabilir.”

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.