Bu yazıyı okumadan “yaşadım” diyemezsin!
Uzayın Ritmi ve Üç Cisim Problemi: Tasavvufta Kaosun Ahengi
Evren, bir düzene sahipmiş gibi görünse de, derinlemesine incelendiğinde kaos ve öngörülemezlikle örülü bir yapıya sahiptir. Fizikteki Üç Cisim Problemi, tam da bu gerçeği gözler önüne serer: Birbirine kütle çekimsel olarak bağlı üç cismin hareketini kesin olarak tahmin etmek mümkün değildir. Üç cisim birbirlerine sürekli değişen kuvvetler uygular, öyle ki bu hareketleri yöneten sabit bir formül yoktur. İşte burada, tasavvufun derin felsefesiyle fiziğin en karmaşık meselelerinden biri şaşırtıcı bir şekilde kesişir.
Tasavvufta insan, varlık ve Allah arasındaki ilişki çoğu zaman “üçlü denge” olarak ele alınır. İnsan ruhu, ilahi çekim alanında yol alırken, dünya hayatının ağırlığı ve kendi iradesinin etkisiyle yön bulmaya çalışır. Bu yolculuk, tıpkı Üç Cisim Problemi gibi öngörülemez, kaotik ama bir o kadar da ilahi bir düzene sahiptir.
Kaosun İçindeki İlahi Ahenk
Matematikçiler ve fizikçiler, üç cisim arasındaki hareketin neden öngörülemez olduğunu sorguladıkça, kaos teorisinin temellerini atmış oldular. Kaos, sanılanın aksine düzensizlik değil, karmaşık bir düzenin içindeki ince ahenktir. Mevlana’nın Mesnevi’de söylediği gibi:
“Sen sanırsın ki tesadüfler var, ama her şeyin arkasında ilahi bir akış vardır.”
Bu perspektiften bakıldığında, üç cisim problemi yalnızca fiziksel bir mesele değil, aynı zamanda insan ruhunun, kaderin ve ilahi yazgının iç içe geçtiği bir metafor haline gelir. İnsan, dünya hayatında sık sık bu üç gücün çekimine kapılır: Kendi arzuları, ilahi irade ve dış dünya. Bazen bu kuvvetlerden biri ağır basar, bazen de hiçbir denge kurulamaz ve kaotik bir ruh hali doğar.
Ancak tasavvuf bize şunu öğretir: Kaos, ilahi düzenin kendisidir. Bir şeyin öngörülemez olması, onun başıboş olduğu anlamına gelmez. Evrenin en karmaşık sistemleri bile, henüz kavrayamadığımız bir ahenk içinde varlıklarını sürdürürler.
İnsanın Kendi Üç Cisim Problemi
Tasavvufta insanın iç dünyasında da benzer bir “üçlü çekim” vardır:
-
Nefs (Bireysel İstekler ve Dünyevi Bağlar) – Dünyanın çekimine kapılmak
-
Kalp (Aşk, Merhamet ve Ruhani Sezgi) – İlahi çekime yönelmek
-
Akıl (Dengeyi Bulmaya Çalışan Unsur) – İki güç arasındaki dengeyi sağlamaya çalışmak
Üç cisim problemi, nasıl ki bir formüle sığmazsa, insanın varoluşu da tek bir kurala indirgenemez. Her birey, kendi yaşamında sürekli değişen çekim alanlarına maruz kalır ve bir denge kurmaya çalışır. Tasavvufun önerdiği çözüm, kendini bu çekimlere bırakmak değil, ilahi düzenin içinde yol almayı öğrenmektir.
Bu nedenle, fizikçilerin üç cisim problemini çözememesi gibi, insan da hayatta mutlak kontrolü elde edemez. Ancak bu bir çıkmaz değil, aksine İlahi akışa teslimiyetin bir gereğidir.
Yunus Emre’nin dediği gibi:
“Akıl işi değildir, aşk işidir bu; hesaba gelmez.”
Evrenin ve Ruhun Senfonisi
Üç cisim problemi bize, hem evrende hem de insan ruhunda mutlak kontrol edilemeyen, ama kendi içinde bir düzen barındıran bir sistemin var olduğunu gösterir. Tasavvuf da aynı gerçeği farklı bir dille anlatır: Bırak kendini akışa, çünkü seni taşıyan kuvvetler ilahi bir denge içindedir.
Öyleyse, sen de gökyüzüne bak! Gezegenler, yıldızlar ve galaksiler, tıpkı senin ruhun gibi sürekli bir hareket içinde. Ve her kaosun içinde bir ahenk saklıdır, her bilinmezliğin ardında bir ilahi düzen vardır.
#ferhatatik

Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
alpay cengiz24/03/25 15:30
Kaosun İçindeki İlahi Ahenk !