27 Mayıs'a giden yol

Yayın Tarihi: 28/05/25 07:30
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+

Kimi zaman bir tarih gelir, hafızalar titrer. İnsan kalbi, bir milletin yaşadığı acıyı sezebilir. 27 Mayıs da öyle bir gündür; ne sadece bir ihtilalin tarihi, ne yalnızca bir idamın ayak sesleri... Daha derin, daha kesif bir yankıdır: Ders alınmamış bir çığlık.

Türkiye 1950’li yıllar, çok partili hayata geçişin getirdiği umutla başlamıştı. Halk sandıkla iktidar değiştirmiş, tek parti dönemi geride kalmıştı. Ancak yeni iktidar –Demokrat Parti– zamanla muhalefete kulaklarını kapattı. Basın özgürlüğü daraldı, üniversiteler sindirildi, Meclis tahammülsüzleşti. İktidar, gücün sarhoşluğuna kapılırken, muhalefet de bazen sorumlu siyaset yerine gerilimi körükledi. Ve ordu –her zaman olduğu gibi– bu karmaşanın gölgesinde beklemeye başladı.

Hiçbir siyasi iktidar masum değildir. Demokrat Parti de değildi. Ama hiçbir siyasi mesele idamla, darağacıyla çözülmemelidir. Hele ki bir milletin seçtiği başbakan, bakanlar ve vekiller için. Menderes, Polatkan ve Zorlu... O gece göğe yükselen yalnız üç can değil, bir milletin vicdanıydı.

Bugün bile, o mahkeme görüntüleri izlenirken insanın içi burkulur. Menderes’in, “Milletim beni affetsin” deyişi; sanki bir milleti değil de bir zalimi affediyormuş gibi hissettirir. Çünkü o cümlede hem pişmanlık, hem de büyük bir yalnızlık vardır.

Ancak dürüst olalım.

Bu acının içinden bakarken, sanki 27 Mayıs birdenbire olmuş gibi davranmak da eksik kalır. Siyasî baskılar, öğrenci olayları, anayasanın delinmesi, tahkikat komisyonları... Bunların hepsi, adım adım bir felakete götürdü ülkeyi. İktidarın yanlışları darbeyi meşrulaştırmaz, ama görmezden gelmek de aynı hatanın devamıdır.

Üzerinden tam 65 yıl geçti.

Her 27 Mayıs’ta vicdanlarımız bir kere daha titrer. Ama sonra her şey eski haline döner. Çünkü bu ülkede hafıza yoktur; sadece yıldönümleri vardır. Ders almak yerine yıldönümü kutlayan bir ülkenin çocuklarıyız biz.

Bugün o idamları yargılıyor gibi yapanlar, yarının başka yanlışlarına sessiz kalıyor.
Bugün demokrasi adına konuşanlar, yarın güç ellerine geçince aynı hataları tekrarlıyor.
Ve halk? Hep aynı acının seyircisi...

27 Mayıs sadece bir darbeyle değil, bir hafıza yitimine dönüştü. O yüzden tekrar oluyor her şey. Başbakanlar değişiyor, sloganlar değişiyor, ama oyun aynı kalıyor.

Eğer gerçekten bir ders çıkarılacaksa, o da şudur:

Demokrasi, sadece sandık değil; vicdandır, adalettir, hafızadır. Ve maalesef bizde hiçbiri tam değildir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları