Yeni Yüzyılın Kırılma Noktaları (3/5): Jeopolitik Hafıza – Trans-Hazar’dan Kıbrıs’a Kadar Bir Denge Oyunu
Her çağ, kendi kıyamet senaryosunu yazar. Bugünkü senaryo ise Orta Doğu’da yazılıyor; sahnesi Gazze, repliği Tel Aviv, yankısı Tahran, rejisörü ise ABD.
Gazze’deki kriz, sadece bölgesel bir savaş değil; aynı zamanda küresel düzenin merkezine oturmuş çok katmanlı bir alarm sistemidir. ABD doğrudan müdahil gibi görünmese de, bu kriz senaryosunun kurgucusu, yönetmeni ve perde arkasındaki asıl aktördür. İsrail ise verilen rolü eksiksiz oynamakta.
Peki, ABD bu krizle tam olarak neyi hedefliyor? Yalnızca İran’ın nükleer programını mı durdurmak istiyor? Molla rejimini zayıflatmak mı? Yoksa esas amaç Çin’in Orta Doğu’daki etkisini sınırlayarak küresel çapta çevrelemek mi? Aslında bu strateji, Obama döneminde başlatılan “Pivot to Asia” hattının ve Çin’i çevreleme politikasının bir devamı gibi duruyor.
Gazze ve İran üzerinden gelişen gerilim hattı, ABD’nin doğrudan askeri gücünü kullanmadan jeopolitik dengeyi yeniden kurma çabasının parçası olabilir. Bu bağlamda sormamız gereken soru şu: Bu kriz, Çin’e verilmiş dolaylı bir mesaj mıdır? Yoksa Çin’in yükselen gücünü çevrelemek için başlatılmış daha geniş bir stratejik planın parçası mı?
Tayvan, Güney Çin Denizi ve Pasifik’te artan ABD varlığı, Çin’e karşı bir “gölge tiyatrosu” gibi ilerliyor. Uçak gemileri gönderiliyor, Japonya ve Güney Kore ile ortak tatbikatlar yapılıyor. Siber alanda ise TikTok’un kullanıcı verileri üzerinden yaşanan tartışmalar, Huawei’nin yasaklanması, çip üretiminde TSMC gibi devlerle yapılan ittifaklar, teknolojik cephedeki gerilimi derinleştiriyor.
Harflerle kurulan dünyalar, rakamlarla yıkılır.
Bu aforizma, ideolojik ve imajlarla örülmüş küresel yapıların, dijital teknoloji ve ekonomik gerçeklik karşısındaki kırılganlığını anlatır. Artık güç; sloganlarda değil, algoritmalarda ve çiplerde saklıdır.
Bu jeopolitik denklemin bir başka ayağı da Trans-Hazar Koridoru’dur. Çin bu hattın ana mimarıdır, çünkü Kuşak-Yol Projesi’nin doğrudan uzantısıdır. Ancak Çin tek başına hâkim olmaktan ziyade, burada Avrupa ve Türkiye gibi diğer aktörlerle denge kurmak zorundadır. Trans-Hazar hattı, Çin için avantaj olduğu kadar, Batı için Çin’i sınırlamanın da bir aracıdır. Dolayısıyla bu bir çelişki değil; çok merkezli jeopolitik bir satrançtır.
ABD’nin ekonomik gücü sorgulanıyor olabilir, ancak askeri ve teknolojik üstünlüğü hâlâ etkili. Çin ise ekonomik üstünlüğünü zamanla dijital ve askeri bir süpergüce dönüştürmekte kararlı.
Bu satranç tahtasında Türkiye kritik bir taş hâline geliyor. Avrupa ülkeleri NATO’nun savunma bütçesini %5’e çıkarma konusunda zorlanırken, ABD’nin baskısıyla SAFE Europe gibi güvenlik sistemlerine yöneliyorlar. Türkiye, hem NATO içinde hem de enerji hatlarının kesişiminde vazgeçilmez bir oyuncu olarak öne çıkıyor.
Ve tam burada, Kıbrıs yeniden kilit bir öneme sahip oluyor.
Kıbrıs, jeopolitik vücudun göğsünde atan kalptir. O kalp durursa, küresel beden felce uğrar.
Akdeniz’in ortasında küçük bir ada gibi görünse de, bu coğrafya küresel dengelerin merkezine oturmuştur.
Kıbrıs yalnızca doğalgaz yataklarıyla değil; Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesişiminde yer alan stratejik konumuyla da öne çıkar. Kim bu adada pozisyon alırsa, Doğu Akdeniz'de oyunun kurallarını yazabilir.
Bu nedenle Türkiye, Kıbrıs’taki duruşunu sadece ulusal bir mesele olarak değil; aynı zamanda bir küresel denge stratejisi olarak tanımlamak zorundadır.
📌 Not: Bu yazı, “Yeni Yüzyılın Kırılma Noktaları” başlıklı dizinin üçüncü bölümüdür. Önceki 2 bölüm “Küresel Satranç Tahtasında Kıbrıs’ın Gölgesi 1/5” ve “Enerji Koridorları, Güvenlik Hatları ve Batı’nın Stratejik Arayışı 2/5” olup Yarınki 4. Bölüm: Kıbrıs’ta Çözüm Arayışları: İki Devletli Hayal mi, Federal Gerçeklik mi? ve Final 5. Bölüm: Barış Mümkün mü? Üçüncü Dünya Savaşı mı Geliyor? başlıklı yazılar olacaktır.

Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.