YANKI

Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR
chaglarm@yahoo.co.uk
Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR

Yeni Yüzyılın Kırılma Noktaları: Barış Mümkün mü? Üçüncü Dünya Savaşı mı Geliyor? (5/5)

Yayın Tarihi: 28/06/25 19:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Barış Mümkün mü? Üçüncü Dünya Savaşı mı Geliyor? 

Dünya nefesini tutmuş, Orta Doğu’dan Asya-Pasifik’e, Avrupa’dan Afrika’ya kadar uzanan bir gerilim ağının içinde, nereye evrileceğini kestiremediği bir süreci izliyor. 2025 yılı, sadece diplomatik kırılmaların değil, ekonomik, teknolojik ve askeri kırılganlıkların da keskinleştiği bir eşiğe dönüşüyor. Ve bu eşikte beliren en büyük soru: Yeni bir dünya savaşı mı, yoksa yeni bir barış arayışı mı?

Son günlerde Hürmüz Boğazı'nın kapatılması, ABD’nin İran’a yönelik doğrudan saldırıları ve petrol fiyatlarının fırlamasıyla, enerji rotaları tehdit altında. Bu gelişmeler yalnızca bölgesel krizler değil, aynı zamanda küresel ekonomik dengeleri sarsacak domino taşları olabilir. Hürmüz Boğazı, dünya petrolünün yaklaşık üçte birinin geçtiği bir noktadır. Bu hattın kesintiye uğraması; Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan Amerika’ya kadar enerji krizlerini tetikleyebilir.

ABD, İran’a müdahale ederken bir yandan da Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerle yakın ilişkiler kurarak, Arap dünyasını kendi eksenine çekmeye çalışıyor. Libya’da Kaddafi, Irak’ta Saddam devrildi, ortadan kaldırıldı; Suriye’de Esad bitirildi; şimdi sırada İran mı var? Bu gelişmeler, ABD’nin kendi ekonomik ve jeopolitik hegemonyasını tehdit eden her aktörü, sırayla devre dışı bırakmaya çalıştığını gösteriyor. Ve bu listeye kimlerin eklenebileceğini tahmin etmek zor değil: Herkes sırada olabilir.

Çin, bu noktada en büyük rakip. ABD’nin Pasifik’teki askeri yığınakları, Tayvan üzerinden kurguladığı caydırıcılık politikası ve dijital/siber teknolojilerde Çinli firmalara uyguladığı yaptırımlar, yalnızca iktisadi değil, aynı zamanda ideolojik bir kuşatmaya işaret ediyor. Fakat Çin de sessiz değil: Kuşak-Yol Girişimi, Afrika’daki yatırımlar, BRICS işbirlikleri ve Rusya ile stratejik dayanışması, bu kuşatmaya karşı alternatif bir çoklu kutup düzeni inşasını hedefliyor.

Peki, bu tabloyu değiştirebilecek bir dinamik var mı?

Evet: Diplomasi, diyalog ve bölgesel barış iradesi.

Türkiye, bu karmaşık denklemde benzersiz bir konuma sahip. NATO üyesi olarak Batı’yla; Şangay İşbirliği Örgütü gözlemcisi olarak Avrasya’yla; İslam İşbirliği Teşkilatı üzerinden Arap ve Müslüman coğrafyayla ilişkilerini sürdüren ender ülkelerden biri. Bu köprü rolü, onu küresel çatışmaların değil, küresel çözümlerin aktörü yapabilir.

Ve Kıbrıs...

Kıbrıs, sadece iki halkın barış arayışı değil, aynı zamanda doğuyla batı arasındaki köprünün ta kendisidir.

Doğu Akdeniz’de kurulacak barış, yalnızca Kıbrıs’a değil; İsrail, Lübnan, Mısır, Türkiye ve Avrupa’nın enerji güvenliğine doğrudan katkı sağlar. Bu nedenle Kıbrıs’ta çözüm, artık sadece bir etnik veya siyasal uzlaşma değil, küresel barışın sembolik başlangıç noktası olabilir.

Elbette kolay değil. Ama bugünün zorluğu, yarının yıkımına sebep olmamalı. Üçüncü bir dünya savaşı senaryosu hâlâ uzak görünse de, siyasi basiretsizlik, kör ideolojiler ve enerji hesapları birleştiğinde tarih bizi daha önce defalarca şaşırttı.

Barış, ancak doğru soruları sorarak ve cesur cevaplar vererek inşa edilebilir.
Soru şudur: Bugünün liderleri, tarihin ağırlığını mı taşıyacak, yoksa halkların umudunu mu?

📌 Not: Bu yazı, “Yeni Yüzyılın Kırılma Noktaları” başlıklı dizinin beşinci ve son bölümüdür.
Önceki bölümleri kaçıranlar için:

  1. Bölüm:Küresel Satranç Tahtasında Kıbrıs’ın Gölgesi
    2. Bölüm:Enerji Koridorları, Güvenlik Hatları ve Batı’nın Stratejik Arayışı
    3. Bölüm: Jeopolitik Hafıza – Trans-Hazar’dan Kıbrıs’a Kadar Bir Denge Oyunu
    4. Bölüm: Kıbrıs’ta Çözüm Arayışları – İki Devletli Hayal mi, Federal Gerçeklik mi?
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Levent Kutay
Levent KUTAY'dan
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.