Nazım Beratlı
Şu an “Belgelerle Sol Görüş Bağlamında Kıbrıs Meselesi” kitabını okumaktayım. Kitabın yazarı beklenmedik bir zamanda yaşamını yitirmezden kısa bir süre önce deardardaonun “Hoşçakal Kıbrıs” ve “Lefke Sevgilim” kitaplarını okumuştum.
Kıbrıs konusunun içyüzünü çok iyi bir şekilde anlatan ender kitaplardandır bunlar. Son bahsettiğim kitap ise kitapların yazarı ve benim yaşamımda çok önemli bir yeri olan, doğduğumuz yerin, Lefkemizin muhteşem bir anlatımını içeriyor.
Doç Dr. Nazım Beratlı, bu ve bunlar gibi Kıbrıs’ın siyasi tarihi, Kıbrıslı Türklerin kökenleri, Kıbrıs’ın tıp tarihi, tarih ve tarihçiler, Lefke ve birçok konular ile ilgili yığınlarca kitapların, akademik makalelerin yazarı, belgesel televizyon programlarının yapımcısı ve sunucusu idi. Tıp doktoru, yazar, eski milletvekili, akademisyen, tarihçi, müzisyen, kısacası tanıdığım en çok yönlü, değerli bir arkadaşımdı Nazım.
Nazım 30 Mayıs tarihinde yaşama gözlerini yumdu. 31 Mayıs tarihinde çok sevdiği Lefke’sinde toprağa verildi. Ölümünün etkisi benim için o denli derindi ki şimdiye kadar onun hakkında yazı yazıp onu anmak için bilgisayarımın karşısına oturmaya gücüm yetmedi.
Ölümünden bir gün öncesine kadar eğitti sevgili Nazım. Sadece öğrencilerini değil, hepimizi. Tabii öğrenme hevesi olanları ve kafalarında örülmüş duvarlar olmayanları. Yazılarında belirttiği siyasi görüşlerin hepsine katılmadım. Ancak eşsiz bilgisine, olayları analiz etme yetisine her zaman büyük bir hayranlık duydum. Kıbrıs Gazetesinde 29 Mayıs tarihli son köşe yazısı“ Tarihin gizli kalmış sayfaları… A… Yüzyıllar içinde mutfak” başlığını taşıyordu. Yazıyı paylaştığı sosyal medya hesabında “Hasta adamdan ancak bu kadar” diye yazmıştı.
“Prof. Dr. Rasim Enar’a kontrol olmaya gidiyorum. Dönüşte gene yazarım size de…” sosyal medyada son paylaşımı oldu. Dönemedi, ve yazamadı artık.
Sadece tarihsel, siyasi nitelikli yazılar değil, mutfak kültürü, kahvenin orijini v.s. gibi konularda çok ilginç, çok aydınlatıcı köşe yazıları yazdı Nazım.
O kendine has eşsiz üslubu ile. Köşe yazılarını ilk okuduğum yazardı değerli dostum. Hiç bilmediğim çok şeyler öğrendim Nazım’dan. Her konuda. Aynı yaşta olmamıza rağmen doğduğumuz kasaba, Lefkemiz ile ilgili kimsenin konuşmadığı şeyler öğrendim yazılarından.
Örneğin “Hoşça kal Kıbrıs” kitabından 1958 yılında Kıbrıslı Rumların Lefke’den nasıl sürüldüğünü öğrendim.
Kendi yazılarımı hazırlarken öğrenmek istediğim herhangi bir şey varsa ilk temas ettiğim kişi idi Nazım.
Ayaklı kütüphane idi çünkü. Özelden devamlı yazışırdık. Nisan 2024’de falan konuda “bir yazı da sen yazsana Nazım” diye sorduğumda birkaç gün içinde “Ertanç Hidayettin’e… En Büyük Kıbrıslı …Bir Büyük Kıbrıslı Daha…” başlıklı yazıyı yazdı! (Kıbrıs Gazetesi, 17 Nisan 2024)“ Nazım, bir köşeni de istek üzerine yazılara ayır” diye şakalaştık.
Nazım ilk kez (ve son kez) Londra’ya 2012 tarihinde Limasollular Derneği’nin daveti üzerine gelmişti. Dernek 7 Mart 2012 tarihinde yaptıkları “Kadınlar Günü” etkinliklerine erkek konuşmacılardan oluşan bir panelde yer almak için davet etmişti onu. Panelde ben, Dr. Teoman Sırrı ve Songur Cambaz da vardı. İzleyicilerden gelen şimdi hatırlamadığım bir yorum üzerine biraz telaş yaşamıştım. Şimdi Nazım bunu bir güzel fırçalar diye düşündüm. Ama Nazım gayet sakin bir şekilde yorumu yanıtladı ve ben de derin bir nefes aldım!
Londra’da uzun yıllar sonra yüz yüze bol bol sohbet etme fırsatımız olmuştu. Okulumuz Lefke Gazi Lisesi’ni, okul arkadaşlarımızı, öğretmenlerimizi konuştuk. Ona o tarihten epeyce önce aramızda yaşanan tartışmayı hatırlattım. Londra’da yaşayan bizler hakkında aşağılayıcı olarak gördüğüm sözleri üzerine onu şiddetle eleştirmiştim. Beni haklı bulmuş ve özür dilemişti. İşin ilginç tarafı sonradan ben onu haklı bulmuştum ama ona bahsetmedim! İngiltere’yi çok beğenmişti. Sonradan tekrar gelecekti ve onu bol bol gezdirecektim. Kısmet olmadı.
Nazım 10’uncu, hatta 11’inci köyden kovulmuş bir kişi idi. Açık sözlülüğü, bağımsız kişiliği yüzünden ona çok yüz çevirenler oldu. O doğru bildiğinden hiçbir zaman ödün vermeden yoluna devam etti. Kıbrıs Türk toplumu ölümü ile çok değerli ama değeri bilinmeyen bir insanımızı kaybetti. Onu her geçen gün daha fazla özlüyorum. Her pazar sabahı köşe yazımı gönderdiğim kişiler arasında ilk yorum ondan gelirdi. O yapıcı, çoğu zaman övücü yorumlarının artık gelmemesi beni kahrediyor. Ruhun şad olsun güzel arkadaşım.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.