Kimim, neyim?
Bu tür felsefi soruları zaman zaman sorarım kendime. Bu sorulardan sonraki mantıki soru, "Niçin buradayım?" olsa gerek. Bu sorunun altında yatan “hayatın anlamı” kavramı asırlardır insanları meşgul etmektedir. Batı kültüründe Plato'dan itibaren, çeşitli akademik disiplinler bu sorunun cevabını bulmaya uğraşmışlardır. Örneğin Felsefenin bir dalı olan Metafizik bu konuya eğilen birçok değişik tür dallar üretmiştir. Plato, Aristoteles, Kant, Descartes, Isaac Newton, Bertrand Russel gibi metafizikçilerin bu konuda yığınlarca teorileri, kitapları bulunmaktadır. Doğu kültüründe de Conficius, Lao Tzu, Cuang Tzu gibi tarihe damga vuran kişiler bu konuda birçok düşünceler üretmişlerdir.
Bu girişten sonra gelelim yazımın başlığına. Kişiler hep kendilerini başkalarının gözünden tanımlar. Halbuki bu sorunun cevabını kendi açımızdan bulmaya çalışmayız. Bu yazımda kendim için bunu yapayım istedim.
Adalıyım. Köküm Afrika. Herkes oradan gelirmiş gerçi. Alex Hailey kadar paralı olsam Sudan'a, Mısır'a gidip kökümü araştırırım. Bulduğumda ne olacak diye de sorgularım kendimi ama bazen.
Biraz Lefke'li, biraz Lefkoşa'lı, ama Kıbrıs'lıyım. Yerel şövenizmden hoşlanmam.
Varoluşçu felsefe (existentialism) görüşüne sempatim var. Katı kuralcılıktan hoşlanmam. 'Big Brother' sendromundan hiç.
İnatçıyım. Sigara İçmeme Gününde inadına sigara içerim. Ama içime çekmem!
Çok gülerim. Coğrafya hocam "Yaprak oynasa gülersiniz" derdi lisede. Şu an gülme yogasına merak saldım. Kursa katılıp daha sağlıklı güleceğim bundan böyle.
Dobracıyım. Eleştirimden kim alınacak diye düşünmem. Yalakalar, yağcılar, dalkavuklar midemi bulandırır. Yeteneksiz kişileri paralı olduklarından göklere çıkaran kişiliksiz, şerefsizler beni çok kızdırır. Şark dalkavukları diye tanımlamıştı Aziz Nesin bunları bir fıkrasında. Çocukları bir kelime Türkçe bilmezken milliyetçilik taslayanlara da kızarım.
Devamlı okur, devamlı öğrenmeye çalışırım. Okumayan, öğrenmek istemeyenlere şaşarım. Araştırmadan yazmayı sevmem. Ama bazen bu hataya düştüğüm olmaz değil. Okumadan, araştırmadan fikir yürütenlerin olduğu ortamlarda görünmem. Oradaysam yanlarından uzaklaşırım.
Irkçı, cinsiyetçi, homofobik kişilere karşı sıfır toleransım var. Bu tür zavallılar ve şövenişt, aşırı milliyetçi kişiler ruh hastalarıdır bence. Ama en çok sözde entel olduğunu sanan kişilerin bu ruh hastalığını sergilemesi çıldırtır beni. Kimin için söyledi bilmem ama Ahmet Kaya'nın “entel Maganda” dediği türden kişiler olsa gerek.
Birkaç köşede yazarım, ama yazar değilim. Mısralar da karalarım zaman zaman, ama şair hiç değilim. Aksini iddia etmek yazarlara, şairlere ayıp olur.
Sanatın insanın olmazsa olmazı olduğuna inanırım. Ancak soyut sanatı ve soyut edebiyatı pek sevmem.
Övünmeyi hiç sevmem. Yersiz övünenlerin yüzlerine gülerim. Ama fazla mütevazılığın da pek iyi olmadığına inanırım. Başarılarıma başkalarının sahiplenmesine deli olurum.
Kendime gülmeyi bilirim. Hatta bundan büyük zevk alırım. Kendimle barışığım çünkü.
Sululuktan, laubalilikten hiç hoşlanmam. Bu tür kişilerden kaçınırım.
Yaşamım minimalist, evim minimalisttir. Yazılarımı da mümkün olduğunca sade, yalın yazmaya özenirim.
Korkularım ve keşkelerim var herkes gibi. Yalnızlıktan korkmam. Zaman zaman yalnız, kendimle vakit geçirmeye çalışırım. “Me time” dedikleri türden.
Ölümden korkmam, hastalıktan korktuğum kadar. Doktor muayenesinde ilk ismimle hitap eder herkes bana. Yüksekten de korkarım. Bu fobiyayı yakında yenmeye çalışacağım. London Eye yararlı olabilir bu konuda. Gözlerimi açmaya cesaret edebilirsem.
Keşke en az üç müzik aleti çalabilseydim diye yakınırım. Ud, keman ve klarinet. Sonuncusuyla oyun havaları çalardım. Keşke en az iki dil daha bilseydim. Rumca ve İtalyanca mesela. Geç sayılmaz. Belki denerim öğrenmeyi.
10 yıl önce yazmıştım bu yazıyı. O zamandan pek değişmedim sanırım. Farklı düşünen olabilir! Şimdi sıra sizde. Siz de yazın kim olduğunuzu.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.