Mülk tutuklamaları devam mı edecek?
Kıbrıs sorununun ağır yükünü, Kıbrıslı Türkler yaşıyor.
Elbette, Kıbrıs genel olarak bu sorunun kıskacında.
Ancak çözümsüzlüğün, zamana bırakılmanın, gelecek belirsizliğinin, mevcut şartları istese de değiştirememenin çaresizliği Kıbrıslı Türklerin hayatını erteliyor.
Dünyanın her yerinde sorun vardır, sorun yerele geldikçe, herkes kendi sorununu öncelik görür.
Bunda Kıbrıslı Rumların adada tek hükümet sayılmasının, dünya tarafından bu şekilde kabul edilmesinin, dünyanın en önemli kurumlarında, organizasyonlarında söz sahibi olmasının, adanın tek mağduru görülmesinin etkisi var.
Bunları değiştirmek mümkün mü?
Rumlar bu avantajları paylaşır mı?
Taraflar değişse ve şartlar aynen bu şekilde bize avantaj sağlasa, bizim politikamız nasıl şekillenirdi?
Kimse kendini kandırmasın, birbirini suçlamasın, çözüm öncelik değil, işin özü budur.
Bize düşen, durmadan, usanmadan, haklılığı dünyaya anlatmaya, zorlamaya devam etmek.
Ne federal, ne iki devlet, Rum tarafı en azından yakın bir gelecekte, hiçbir çözüm modeline evet demez.
Evet demek için bir motivasyon yok.
Zaten kuzeyde kalan toprak, mal, mülk, yıllar geçmesine rağmen, hakları kabul ediliyor.
Yani toprak vermek, bir motivasyon değil, gününü sonunda zaten benim ve hakkımı alacağım deniyor.
Kıbrıslı Türklerin güneyde kalan mal, mülk, topraklarını ne yazık ki kuzeyde bile konuşan yok.
Kıbrıs Cumhuriyetinde kalan bazı hakları da verilmemek için yaratılan engellerden geçilmiyor.
Bir Kıbrıslı Rum'un, kuzeyde kalan mülkünde hakkı varsa, en az onun kadar, bir Kıbrıslı Türkünde 1974 öncesi Kıbrıs Cumhuriyetinde kalan hakları vardır.
Kıbrıs sorunu çözülene kadar da karşılıklı haklar kabul edilmelidir, ne eksik ne fazla.
Fakat Kıbrıslı Rumların adanın genelinde, her iki topluma ait hakları tek taraflı olarak kullanması büyük haksızlık.
Bu haklar, insani haklar, siyaset üstü, spordan, ekonomiye, temsiliyetten, diyaloğa, söz hakkıdır.
Rum tarafının çözüme yönelik tek motivasyonu ancak ve ancak asker konusu ve garantörlük olabilir ki Türkiye Crans Montana sürecinde bu konularda altmış yıllık ilerlemeyi ve açılımı sağladı.
Sonuç ortada, bugünkü şart ve konjonktürde, bu politikayı çevirmek, çok da mümkün değil.
Sonsuza kadar böyle mi kalacak, işte esas soru bu ve cevabını kimse bilmiyor, gelecek nesillere bırakılmış bir yük bu.
Bunlar yetmezmiş gibi bir silahlanma çılgınlığı, dünyanın emperyalist ülkelerini, tek taraflı bir irade ile küçücük Kıbrıs adasına konuşlandırma.
Büyük bir yanlış yapılıyor, adeta ateşle oynanıyor.
Mülkiyet konusu ile ilgili yaratılan kaos, tutuklamalar, cezalar, sorunun hiçbir tarafına olumlu katkı yapmıyor.
Ve Rum Yönetimi Müzakerecisi Menelaou, İngiliz Daily Express gazetesine verdiği demeçte;
"Hak sahibi yasal işlem başlatırsa, o zaman yasal sonuçlarla karşı karşıya kalınabilir. Mülkü bilerek satın almamış olsalar bile, bu bir mazeret teşkil etmez, çünkü alıcının mülk satışının yasal olup olmadığını kontrol etmesi gerekir. Kuzeyden mülk satın almayınız.”
Yani mülklerle ilgili uygulama devam edecek.
Bunun müzakerelerin başlamaması ile bir ilgisi yok, bu uygulama ile Kıbrıs sorunu bir başka evreye girdi.
Kıbrıs Türk tarafı ise bu uygulamaya karşılık vermeyi hala daha gündeme almış değil.
Bu karşılık için, misilleme tutuklamalardan bahsetmiyorum.
Hukuki ve diplomasi ile karşılıktan bahsediyorum.

Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.