Sessiz bir deha
Sanat tarihinde değer, her zaman estetikten ibaret değildir. Çoğu zaman tanınırlık, pazarlama, kültürel hegemonya ve sosyopolitik bağlam, bir tablonun dünya çapında nasıl algılandığını belirler. Bu açıdan bakıldığında Osman Hamdi Bey’in “Kaplumbağa Terbiyecisi”, Leonardo da Vinci’nin “Mona Lisa”sından daha derin bir tarihsel ve felsefi yoğunluk taşımasına rağmen, uluslararası sanat sahnesinde aynı şöhreti yakalayamamıştır.
“Mona Lisa” Rönesans’ın yükselişinde, insan merkezli düşüncenin sembolü olarak doğdu. 16. yüzyılda Avrupa’da bilimin, sanatın ve felsefenin yeniden doğuşunu temsil eden bir kadın yüzü, Batı’nın moderniteye açılan kapısına simge oldu.
Oysa “Kaplumbağa Terbiyecisi”, 1906’da Osmanlı’nın çözülme döneminde, Doğu’nun içsel sorgulamalarını ve kendi kendine eleştirisini yansıtan bir eserdir. Osman Hamdi, sadece ressam değil, aynı zamanda arkeolog, müzeci, hukukçu ve düşünürdü. Tabloda kırmızı kaftanlı, neyzen görünümlü bir figürün çevresindeki kaplumbağalar, aslında toplumun değişime direncini, ilerlemenin sabrını ve terbiye edilmesi gereken “yavaşlığa” yapılan metaforik göndermedir. Bu, bir imparatorluğun kendi kendisiyle hesaplaşmasıdır.
Sanat bilimcileri, Mona Lisa’nın gizemli gülüşü üzerine yüzlerce makale yazdı. Ancak Kaplumbağa Terbiyecisi, simgesel yoğunluk açısından çok katmanlıdır:
- Kaplumbağalar: Toplumsal değişimin yavaşlığı, bireysel direncin kırılması, sabırla terbiye edilmesi gereken gelenekler.
- Sanatçı figürü: Osman Hamdi’nin kendini alegorik bir şekilde toplumu eğitmeye çalışan bir öğretici olarak resmetmesi.
- Ney: Tasavvufî bir çağrışım, nefes ve ruh terbiyesi.
- Renkler ve ışık: Koyu bir mekânda kırmızı kaftanın yarattığı dikkat, Doğu’nun gizemli ama bir o kadar da ağır atmosferini açığa çıkarır.
Nörobilimsel çalışmalar, karmaşık sembolizm taşıyan eserlerin, izleyicide daha uzun süreli dikkat ve duygusal yankı yarattığını gösteriyor. Bu açıdan Kaplumbağa Terbiyecisi, beynin hem bilişsel çözümleme merkezlerini hem de duygusal hafızayı harekete geçirir.
Cevap tarihsel ve politik. Mona Lisa, Louvre’un bir başyapıtı olarak Fransa’nın kültürel diplomasisiyle yüzyıllar boyunca parlatıldı. 1911’deki hırsızlık olayı sayesinde dünya medyasında eşi görülmemiş bir üne kavuştu. Turizm endüstrisi ve Batı’nın kültürel hegemonyası, tabloyu “dünya sanatının zirvesi” ilan etti.
Kaplumbağa Terbiyecisi ise Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte, Batı’nın “orentalist” bakışına sıkıştı. Türkiye’nin modernleşme sancıları içinde lansmanı yapılamadı, tanıtımı küresel sanat piyasasında yankı bulmadı.
Bugün bilimsel, tarihsel ve felsefi açıdan bakıldığında, Kaplumbağa Terbiyecisi insanlık hikâyesine dair daha derin bir mesaj taşır: ilerleme sabır ister, toplum ancak içsel terbiyeyle dönüşür.
Ama sanat tarihinde değer, her zaman hakikatten değil, çoğu kez anlatıdan beslenir. Mona Lisa, bir lansman zaferidir. Kaplumbağa Terbiyecisi ise, sabırla bekleyen, anlaşılmayı bekleyen bir bilgelik. Belki de Osman Hamdi Bey’in en büyük ironisi burada yatar: Tablonun sembolize ettiği gibi, dünya da onu “yavaş” anlamaktadır.

Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.